Elazığ Hazar Gölü,“Suya Bağlı Turizm” temalı EDEN 2010 yarışması Finalistlerinden birisidir.Hazar Gölü, Elazığ ilinin güneydoğusunda, yaklaşık olarak 80 km²’lik bir yüzölçümüne sahip tektonik bir göldür. Hazar Gölü, bölgenin iklimi ve coğrafyası açısından oldukça önemli bir konuma sahiptir. Karasal iklimin hâkim olduğu bölge, Hazar Gölü sayesinde az da olsa Akdeniz iklimini çağrıştırır. Akdeniz meyve ve sebzelerin yetiştirilmesine imkan sağlayan Türkiye’nin en güzel manzaralı göllerinden biridir. Ayrıca mavi bayraklı plajlara da sahip göl, özellikle yaz aylarında Akdeniz sahillerini aratmaz.
Doğal güzelliklerinin yanı sıra, Hazar Gölü mavi örtüsünün altında çok önemli zenginlikleri gizler. Yakın zamanlarda yapılan çalışmalar 13. yüzyılda meydana gelen bir deprem sonucunda sular altında kalan ve tarihi 11. yüzyıla kadar giden yerleşimin izlerinin keşfedilmesini sağlamıştır. Ayrıca göl içerisinde bulunan adada bazı yapı kalıntıları, su seviyesinin düştüğü zamanlarda çıplak gözle dahi görülebilmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda; göl içerisinde daha farklı işlevlere sahip olduğu anlaşılan yapısal kalıntılar tespit edilmiştir. Bu zenginlikleri sayesinde, sualtı turizmi açısından önem arzetmekte ve arkeologların en çok ilgisini çekmektedir.
Hazar Gölü çevresindeki 25 civarındaki sosyal tesis ile (otel, lokanta vb.) ile önemli bir turizm alanı haline gelmiştir. Kıyısında çok sayıda kamu kurumlarına ait kamplar mevcuttur. Dolayısıyla, birçok etkinliğe de ev sahipliği yapmakta olup bunların içinde en önemlisi her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarıdır. Hentbol, voleybol, su sporları ve yamaç paraşütü yarışmaların düzenlendiği önemli bir mekandır.
Hazar Gölü’nü sınırları içerisinde barındıran Elazığ binlerce yıllık bir kültürel birikime sahip bir yerleşim yeridir. Bereketli bir ovada bulunması, kavşak noktası olarak nitelendirilebilecek konumu sayesinde sürekli olarak yerleşim görmüş. Osmanlı Dönemi’nde bölgenin en önemli yerleşimi ise Harput olmuştur. Elazığ ve Hazar Gölü’ne yapmayı düşündüğünüz yolculuklara mutlaka dâhil etmenizi tavsiye ettiğimiz Harput gezisi tarih meraklılarının mutlaka ilgisini çekecektir. Burada ziyaret edebileceğiniz kalıntılardan ilki tarihi M.Ö. 8. yüzyıla Urartular Dönemi’ne kadar giden, sonraki dönemlerde de farklı uygarlıklarca kullanımı devam etmiş ve sürekli onarımlar ve eklemelere maruz kalmış Harput Kalesi tarihin adeta bir özetini sunar. Harput Kalesi’nin doğusunda yer alan Meryem Ana Kilisesi M.S. 179 yılına tarihlendirilmekle birlikte dünyanın en eski Süryani kiliselerinden biridir. Artuklu sanatının en değerli örneklerinden Ulu Cami, Artuklu hükümdarı Fahreddin Karaaslan tarafından 1156 yılında inşa edilmiştir. Harput tarihinde yer etmiş bir diğer uygarlık olan Akkoyunlular ise hatıralarını Sara(y)hatun Camisi ile yaşatmaktadırlar. Arap Baba Mescidi ise Selçuklular Dönemi’nde çinilerle süslenen mihrabı ve kubbesi görülmeye değer bir eserdir. Osmanlı Dönemi’nde de önemini devam ettirmiş olan Harput’ta bu dönem yapılarının en önemli örneklerinden birisi 1738 tarihli Kurşunlu Camii’dir. Ulu Camii’ye ait olmakla birlikte burada muhafaza edilen minber oyma ahşap işçiliğinin en güzel örneklerindendir. 
Elazığ doğal zenginlikleri ile de dikkat çeken bir yerleşim yeridir. Elazığ’ın güneydoğusunda bulunan Hazar Baba ve doğusundaki Mastar Dağları zengin flora ve faunası ile dağ ve doğa yürüyüşleri için en ideal yerlerden biridir. Murat Nehri kıyılarında ise tarihle doğanın iç içe geçtiği muhteşem atmosferde yürüyüş veya bisiklet turları da yapılabilmektedir. Ayrıca Sivrice ilçe merkezine 6. km mesafede yer alan Hazarbaba Kayak Merkezi kış turizmi açısından oldukça önemli olup 1400 m. Uzunluğundaki kayak pisti ve yeme içme tesisleriyle kayak sporuyla ilgilenen ziyaretçilere her türlü hizmet sunulmaktadır.

İlgili HaberlerYazarın Diğer İçerikleri