Denizli’nin 6 km kuzeyinde bulunan ve bir helenistik kent olan Laodikeia Antik Kenti M.Ö 3. yy’ın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodike adına kurulmuştur. Antik kentin bulunduğu bölge M.Ö 13/129 yılları arasında tamamen Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır. Kentte hıristiyanlığın il 7 kilisesinden birine sahiptir. Bizans Döneminde dini bir merkez haline gelen şehir önemli arkeolojik kalıntılara sahiptir.

Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikeia Antik Kenti’nin önemli ve günümüze kadar gelebilen yapıları içinde; Anadolu’nun en büyük stadyumu (ölçüleri 285×70 m.), 2 tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 5 agorası, 5 nymphaeumu, 2 anıtsal giriş kapısı, Bouleuterionu, tapınakları, Peristylli evleri, Latrina, kiliseleri ve anıtsal caddeleri sayılabilir. Kentin dört tarafını ise nekropol alanları çevirir. Laodikeia Antik Kenti, Hıristiyanlık dünyası için çok önemlidir. Çünkü kent M.S. 4. yy.’dan itibaren Kutsal Hac Merkezi olma gibi dinsel bir özelliğe sahip olmuştur. Bu nedenle İncil’de adı geçen ve Laodikeia Kilisesi adına vahiy gönderilen bir kentte Laodikeia Kilisesi’nin ortaya çıkarılması, bu kutsallığı bir kat daha artırmaktadır.

Kilise, Büyük Constantinus zamanında (M.S. 306-337), Hıristiyanlığın M.S. 313 yılında Milano Fermanı ile serbest olmasıyla birlikte yapılmıştır. Bu yönüyle Hıristiyanlık dünyasının en eski ve en önemli kutsal yapılarından biri olma özelliğini korumaktadır ve bu nedenle yapı bir hac kilisesidir.

Yazı Başlıkları

Laodikeia Antik Kenti – Yapılar

  

 1. Suriye Kapısı (Plan No. 21): Laodikeia Antik Kenti 

Doğu yönde kentin modern giriş kapısının hemen güney tarafında kesilmiş traverten bloklardan yapılmış üç kemerli geçişi olan, ancak yıkılmış durumdaki Suriye Kapısı bulunur. Bu kapı, İmparator Domitianus (M.S. 81-96) zamanında M.S. 84-85 yıllarında Dorik düzenli olarak yapılmış olup batıda yer alan Efes Kapısı ve Hierapolis Frontinus Kapısı ile çağdaştır.

 


2. Doğu Hamamı (Plan No. 7)Laodikeia Antik Kenti: 

Suriye Caddesi’nin kuzey yanında tepe üzerinde Doğu Hamamı kalıntıları yer alır. Roma İmparatorluk Dönemi’ne (M.S. 2. yy.) tarihlenen yapı, merkezi hamam plan tipinde, kesme traverten bloklardan tonoz ve kemer sistemiyle inşa edilmiştir. Apodyterium (soyunma), frigidarium (soğukluk), tepidarium (ılıklık) ve caldarium (sıcaklık) bölümleri yer alır. Hamamın batısında yer alan dikdörtgen düzlük ise agora olabilir.

 


3. Doğu Bizans Kapısı ve Kuleleri (Plan No. 30) Laodikeia Antik Kenti: 

Kapı, Suriye Caddesi üzerinde olup M.S. 395-396 yılında İmparator Theodosius (378-395) ve Arcadius (395-408) tarafından alınan kararlar doğrultusunda kentin etrafı sur duvarlarıyla çevrilmiştir. Kapı ve kulelerde Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait yapıların mimari blokları devşirme olarak kullanılmıştır. Kapının iki yanında sur duvarları önünde çıkıntılı olarak yapılan kare planlı kuleler bulunur. Cadde üzerinde birisi daha geniş olan atlı arabaların kullandığı ana kapı ile daha çok yayaların kullandığı düşünülen küçük kapı olmak üzere iki giriş-çıkış vardır. Kuleler, kazı sonrası yapılan restorasyon çalışmalarıyla kalabilen orijinal blokları kullanılarak 5-6 m. ayağa kaldırılmıştır. Kapı, M.S. 7 yy.ın başına kadar değişiklikler yapılarak kullanılmıştır.

  


4. Doğu Bizans Nymphaeumu (Plan No. 31)Laodikeia Antik Kenti : 

Çeşme; dıştan dışa 21.50x 9.85 m., içten içe 18.70×6.80 m. ölçülerindedir. Doğu Bizans Kapısı’nın Kuzey Kulesi ile sur duvarlarına bitişik ve kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı olarak, M.S. 5. yy.ın başlarında yapılmıştır. Kentin doğu girişi yanında yer alan çeşme, sur duvarı dışında yaşayanlara ve dışarıdan gelenlere su temin eden önemli bir yapıdır

 

5. Suriye Caddesi (Plan No. 11) Laodikeia Antik Kenti : 

Kent merkezinden doğuya Suriye Kapısı’na kadar uzanan ana cadde, toplam 900 m. uzunluğundadır. Caddenin batı köşede yer alan İmparator Caracalla (M.S. 211-217) Çeşmesi’nden itibaren Doğu Bizans Kapısı’na kadar olan 400 m.lik bölümünün kazısı yapılarak, ayağa kaldırılmıştır.

Kazı çalışmalarında caddenin, M.S. 494 yılı depremi ve M.S. 7. yy.ın başında kentin terk edilişine kadar olan son kullanım aşamaları ortaya çıkartılmıştır. Cadde’nin ortasında kanalizasyon sistemi, iki yanında bir ya da iki basamakla yükseltilen portikler ve gerisindeki dükkân sıraları yer alır. Bu sistemde  kuzeyde A Evi, Tapınak A, S. Severus Nymphaeumu, Kuzey (Kutsal) Agora’nın Batı, Merkezi ve Doğu Propylonları ve dükkan sıraları; güneyde ise dükkan sıraları ve Merkezi Agora bulunur.

  


6. A Evi (Plan No. 38) Laodikeia Antik Kenti : 

Suriye Caddesi’nden kuzeye ayrılan iki ara sokak arasında yer alan ada üzerinde bulunur. A Evi, birbiriyle bağlantıları olan odalardan meydana gelen üç iç avlulu (peristylli) evden oluşan bir yapı kompleksidir. Mevcut yapı duvarlarında görülen freskler, M.S. 3.-4. yy.da mekânın konut olarak kullanıldığını göstermektedir.

Ancak bulunan pithos (küp), su tahliye haznesi ve kanalı ile tuğla taban döşemeleri, M.S. 5.-6. yy.da yapıda çeşitli değişiklikler yapılarak üretim atölyesine dönüştürüldüğünü ortaya koymuştur. Yapı kompleksinde beş kullanım evresi tespit edilmiştir. Kompleksin, caddenin kuzey portiği üzerinden dükkân girişleri gerisinde havuzlu şarap içmek için yapılmış oturma mekânları ve şarap soğutma kuyuları ile bunların gerisinde yer alan depoları bulunur. Kazı çalışmalarında bununla ilgili olarak bol miktarda terazi, gram ve sikke gibi alış verişle ilgili malzemeler ele geçmiştir.

2006 yılında başlanan ve 2000 m2lik ada (insula) üzerinde inşa edilen A Evi’nde, 2010 yılında çalışmalar tamamlanmış olup  3 perystilli avlu etrafında toplamda 47 mekan, 5 dükkan, ve 2 koridor ortaya çıkarılmıştır. Özellikle A Evi, perystilli avlu, çeşmesi, havuzu, fırını ve bu alanın çevresine sıralanmış diğer mekânları ile tipik Roma İmparatorluk Dönemi sivil konut mimari planını yansıtmaktadır.Kazılan alanlardaki mimari özellikler, ele geçen sikke, seramik, cam, kemik ve metal buluntuların ışığında A Evi olarak adlandırılan yapı, M.S. 1. yy.dan, 7. yy. başına kadar kullanılmıştır.


7. Sokak Su Dağıtım Merkezi (Plan No. 39): 

Suriye Caddesi üzerinde yer alan A Evi’nin batısından kuzeye ayrılan ve Laodikeia Antik Kenti Kilisesi Doğu sokağına ulaşan sokak kavşağı üzerindedir. Bu merkez, M.S. 494 yılı depremi arkasından kentin küçüldüğü dönemde kullanılmıştır. Devşirme mimari bloklardan 2.10×2.40 m. ebatlarında yapılan merkezin ortasından su sağlayan pişmiş toprak boru, küçük havuz ve bu havuzdan üçlü süzgeçli sisteme bağlı olarak dört tarafında borularla suyun dağıtıldığını gösteren dağıtım hatları açığa çıkartılmıştır. 

 


8. Tapınak A (Plan No. 12): 

Yapı, Suriye Caddesi’nin kuzey yanında etrafı portiklerle  çevrili (58m.x 42.33m., 54 adet Korinth başlık taşıyan sütunlu) dikdörtgen avlunun kuzey sonunda yer almaktadır.Korinth düzenindeki prostylos (4 burgu yivli sütunlu) planlı tapınak (27.75×13.60 m.), yüksek podyumlu traverten bloklardan yapılarak, üzeri mermer kaplanmıştır. Hippodomik sistemde tapınak derinlemesine iki ada üzerine inşa edilmiştir. Tanrıça Artemis, Tanrı Apollon ve İmparatorluk Kültüne adanmıştır.

Antoninler Dönemi’nde (M.S. 2.yy.) yapılan tapınak, İmparator Diocletianus Dönemi’nde (M.S. 284-305) büyük çaplı tamirat geçirmiştir. Tapınak M.S. 4. yy. da Hıristiyanlığın resmî din olarak (Büyük Constantinus zamanı M.S. 306-337) kabul edilmesiyle birlikte yanında yer alan Laodikeia Kilisesi’nin dinî arşivi olarak kullanılmış, tüm antik kenti etkileyen M.S. 494 yılı depremiyle birlikte yıkılmıştır. M.S. 7. yy. başında İmparator Focas Dönemi’nde (M.S. 602-610) meydana gelen depremle antik kent tamamen yıkılmış ve Denizli içine taşınmıştır. Bu tarihten itibaren tapınak, mimari malzemeleri taş ve kireç ocağı olarak kullanılarak, çok büyük ölçüde tahrip edilmiştir.

Tapınak A’da Prostylos (4 adet tapınak ön cephe) sütunları ve az sayıda kalabilen avlu portiği sütunları ile birlikte toplamda 19 sütun ayağa kaldırılmıştır. Merdiven basamakları ve iki yanındaki korkuluklar restore edilmiştir. Tapınağın içine girişi sağlayan Naos kapısı anastylosis (orijinal hali) esas olmak üzere restore edilmiş ve yan duvarların yükseltilmesiyle Tapınak cephesine üçüncü bir boyut kazandırılmıştır. Tapınak A’nın naos (kutsal oda) altındaki tonozlu mekânın üst kısmı çelik konstrüksiyon ve kırılmaz cam ile kapatılmıştır. Bu alan aynı zamanda Pamukkale ve Lykos (Çürüksu) Ovası’nı gören muhteşem manzaralı bir seyir terası olma özelliğine de sahiptir.

    


9. Septimius Severus Nymphaeumu (A Nymphaeumu) (Plan No. 32): 

Suriye Caddesi’nin kuzey kenarında yer alan Septimius Severus Çeşmesi (Nymphaeum A), dikdörtgen planlı (41.60×14.30 m.), doğu-batı yönünde ve hippodomik sistemde tek ada üzerinde uzanmaktadır. Dikdörtgen havuzun üç tarafını çeviren iki katlı yapının, birinci katı Kompozit, ikinci katı ise Korinth düzeninde olup mimari cephe ile güney yönde iki basamaklı podyum üzerinde yer alan parapetler, profilli taç ve kaideleri mermerden yapılmıştır. Çeşmenin ana havuzu, nişler içinde yer alan 3 musluktan akan su ile doldurulmaktadır.

Ayrıca çeşmenin caddeye bakan doğu ve batı kısımlarına birer adet aslan heykeli yerleştirilmiştir. Anıtsal çeşme kahverengi, gri, damarlı sütunlar ve çok renkli duvar kaplamalarıyla Merkezi Agora karşısında yer alan gösterişli bir yapıdır. Yazıtına göre, İmparator Septimius Severus’a (M.S. 198-211) ithaf edilmiş ve M.S. 494 yılı depremine kadar kullanılmıştır.

 


10. Jokey Kulübü Binası (Plan No. 32): 

İmparator S. Severus Nymphaeumu’nun kuzeyinde yer alan yapı, doğu batı yönünde dikdörtgen planlıdır. Peristylli avlu, çeşme ve doğudaki dikdörtgen planlı salondan oluşan yapıya giriş, avlunun batı cephesinde bulunan ve bu yöndeki ara sokağa açılan kapıdan sağlanmıştır. Kapısının üzerinde yer alan yazıtına göre, Yeşillerin Jokey Kulübü binasıdır ve M.S. 4. yy.a tarihlendirilir.

 

11. Merkezi Agora (Plan No. 28): 

Suriye Caddesi’nin güney yanında yer alan ve üç tarafı iki basamakla yükseltilen portiklerle çevrili olan Merkezi Agora, dikdörtgen (112×60 m.) planlıdır. Agoranın kuzeyinde Suriye Caddesi olup güney portiğinin arkası, Merkezi Hamam duvarıdır. Batı ve doğu portiklerin arkasında ise dükkân girişleri bulunur. Portiklere ait sundurma çatıların hatılları, doğu ve batıda dükkân duvarları üzerine oturtulmuştur. Erken Bizans Dönemi’nde agora ortasına Korinth başlıklı bir anı sütunu yapılmıştır. Merkezi Agora, kentin en işlek yerinde ticari ve sosyal hayatın can damarını oluşturmuştur.

 

12. Merkezi Hamam (Plan No. 5): 

Merkezi Agora’nın güneyinde yer alan yapı 89.60×57.60 m.lik kapalı alana sahiptir ve sıralı hamam tipinde yapılmıştır. Caldarium (sıcaklık), tepidarium (ılıklık), frigidarium (soğukluk) ve apodyterium (soyunma mekanları) kısımlarına, kuzeyde Laodikeia’ya özgü olarak apsisli havuz ile ikinci apodyterium ve frigidarium bölümleri eklenmiştir. Batıda ise üç kemerli giriş bulunur. Roma İmparatorluk Dönemi’ne (M.S. 2. yy.) tarihlenen yapı, M.S. 494 yılı depreminde yıkılmıştır. Bu tarihten sonra, hamam işlevinin dışında M.S. 7. yy.a kadar kullanılmıştır.

 


13. Merkezi Kilise (Plan No. 53): 

Merkezi Kilise, Suriye Caddesi’nin güney yanında yer alır ve yer radarı taramaları sonucunda tespit edilmiştir. Kilise dışta 17.00×20.10 m. ölçülerinde kuzey-güney doğrultusunda farklı şekilde enine dikdörtgen planlıdır. Batısında narteks ve bir çeşme yapısı yer alır. Narteks kısmından her bir nefe ayrı kapılardan geçilmiş olmalıdır. Kuzey nef ve ortada yer alan ana nefin kapısı yerindedir. Kilise, Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait bir yapının düzenlenmesiyle oluşturulmuştur. Orta aks kilise olarak kullanılmış ve sonunda yarım yuvarlak apsis yer alır.

Bunun iki yanında yer alan mekanlar ise olasılıkla sadece seromoni sırasında pastoforion (prothesis ve diakonikon-hazırlık mekanları) olarak kullanılmıştır. Güney tarafta ise mutfak bölümü bulunur. Kilise ve iki yanında yer alan mekanların tabanı opus sectile döşemelidir. Duvarların alt bölümleri mermer kaplama, üst kısımları ise freskli yapılmıştır. M.S. 7. yy.dan sonra mermer kaplama ve opus sectile döşemeler sökülerek taşınmış olup yerinde çok azı korunabilmiştir. Çalışmalar sonucunda ele geçirilen sikkelere göre Merkezi Kilise’yi M.S. 4. yy.ın sonu-5. yy.ın başına tarihlendirmek mümkündür.

14. Laodikeia Kilisesi (Plan No. 52): 

Laodikeia Antik Kenti’nde 2010 yılı kazılarında tespit edilen ve aynı yıl kazı çalışmaları tamamlanan Laodikeia (Hac) Kilisesi, ızgara sistemindeki (hippodomik) plana göre Suriye Caddesi’nden ayrılan ve Kuzey Tiyatrosu’na ulaşan ara sokak üzerinde kentin kuzeydoğu bölümüne konumlandırılmıştır. Bu yönüyle Kilise, Tapınak A’nın kuzeydoğu yanındadır. Kilise doğu-batı yönlü bir adayı (insula) kaplayacak şekilde planlanmış olup yapıyla bağlantılı olan güneybatı ve kuzeydoğu sokaklar üzerinde birer adet çeşme yer alır.

Hıristiyanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir plan tipine sahip olan Laodikeia Kilisesi biri doğuya (syntranona), beşi kuzeye ve beşi de güneye bakan toplam 11 (ikisi nartekste) adet apsise (yarım daire nişler) sahiptir. Laodikeia Kilisesi’nin en kutsal mekânını temsil eden naos (kutsal oda) içerisinde; traverten bloklarla örülmüş ve devasa yapının çatısını taşıyan ikisi syntrononun iki yanında olmak üzere 10 adet ayak, Prothesis ve Diakonikon (dini ritüel hazırlık odaları) mekanları, ambon (vaaz kürsüsü), bema (sunak masasının bulunduğu bölüm) ve doğuya bakan ana apsis içerisinde synthronon (ilahi koro ve din görevlilerinin oturduğu bölüm) yer almaktadır.

Devasa ayaklar naosu sınırlandıran kuzey duvarları ve güney duvarlarında nişler arasında olmak üzere, kendi aralarında kemerlerle birbirine statik ve yükseklik sağlamak üzere bağlanmıştır. Kiliseye ara sokak üzerinden biri kuzeyde, biri güneyde yer alan iki kapıdan girilir. Narteks kuzey-güney yönlü olup buradan üç ayrı kapıdan naos kısmına geçilir. Kilise mimarisinin bir özelliği olarak naos odası kuzey, orta ve güney olmak üzere bazilikal planlı üç nef’e (koridor) ayrılmıştır.

Kuzey ve Güney nefler bitkisel ve geometrik tarzda yapılmış mozaik döşemeye sahiptir. Mozaikler üzerinde haç içinde iki adet dini görevlinin adı yer alır (protodiakon Polykarpos ve diakon Alexander). Orta nef ve pastoforion tabanları ise opus sectile (geometrik şekilli mermer plakalarla oluşturulan döşeme) döşemeye sahiptir. Ayrıca ayakları birbirine bağlayan kemerlerin iç kısımları da mozaik süslemelidir. Diğer taraftan kilise duvarları panolar halinde mermer kaplama ve fresklerle süslenmiştir.

Yapının en önemli mekanlarından birisini oluşturan opus sectile döşemeli vaftizhane odası içerisinde Hıristiyanlık tarihinin en eski ve sağlam kalabilmiş olan haç planlı mermer kaplamalı vaftiz havuzlarından birisi yer almaktadır.

Bu bölüme narteks kısmının kuzeyinden başlayan bir koridor ile ulaşılmaktadır. Kilise M.S. 494 yılı depreminde büyük hasar görerek tamir edilmiş ve İmparator Focas (M.S. 602-610) Dönemi depreminde ise tamamen yıkılmıştır. Laodikeia, Hıristiyanlık âlemi için çok önemlidir. Çünkü kent M.S. 4. yy.dan itibaren Hac Merkezi olma özelliğine sahip olmuştur. Bu nedenle İncil’de adı geçen ve Laodikeia Kilisesi (halkı ifade eden) adına mektup gönderilen bir kentte böyle bir kilisenin ortaya çıkarılması, bu kutsallığı bir kat daha arttırmaktadır.

Kilise, Büyük Constantinus zamanında (M.S. 306-337), Hıristiyanlığın M.S. 313 yılında serbest bırakılmasıyla birlikte yapılmıştır. Üst koruma çatısı yapılan kiliseyi, ziyaretçiler cam gezi bantları üstünde dolaşabilmektedirler.

 

15. Kiliseli Peristylli Ev (Plan No. 57): 

Kiliseli Perystilli Ev olarak adlandırılan kompleks, Kuzey Tiyatrosu’nun güneyinde, Tiyatroya bağlanan Tapınak Doğu Sokağı’nın kuzeybatı ucundaki son yapı durumundadır.  2010 ve 2011 yılları kazı çalışmaları sonucunda, evin Tapınak Doğu Sokağı’na bakan doğu bölümünün ev sakinlerinin ibadetlerini gerçekleştirdikleri özel bir kiliseye sahip olduğu anlaşılmıştır. Bu bölümde 5.00×3.50 m. ölçülerinde ve yönü kuzeydoğuya bakan bir apsise sahip 7.00×9.00 m. ölçülerinde naos odası ve naosun güneyinde bu oda ile bağlantılı endonartheks (8.00×3.50m.) ile eksonartheks (8.50×4.00 m.) mekanları yer almaktadır.

Yapının doğu kanadını kapatan bu mekanların batısında yaklaşık 16.00×7.00 m. ölçülerindeki bölümü kazılmış olan perystilli bir avlu ve kuzeyde bu avluya açılan birbirleriyle bağlantılı mekanlar yer almaktadır. Kilise’nin apsis yönünün kuzeye bakması önemlidir.  Çünkü M.S. 375 yılında Papalık Nizamnamesi ile kilise mimarisini belirli normlara bağlayan karara kadar kilise yönleri farklı yapılmıştır. Taban üzerinde ele geçen sikke I. Thedosius (M.S. 379-395) Dönemi olup bu durumda kilise M.S. 375 yılı nizamnamesinden önce yapılmış olmalıdır.

 


16. 
Propylonlar (Anıtsal Geçişler) (Plan No. 27): 

Suriye Caddesi’nin kuzey üzerinde ve Merkezi Agora’nın karşısında Kuzey (Kutsal) Agora’ya girişi sağlayan üç adet propylon (anıtsal geçiş) yer alır. Bunlar caddeden kuzeye doğru dikdörtgen şeklinde bir girinti yapılarak inşa edilmişlerdir. Doğu ve Batı propylonlar Doğu ve Batı Portik içine, Merkezi Propylon ise Kuzey (Kutsal) Agora içine girişi sağlar. M.S. 2. yy.da yapıldığı anlaşılan Anıtsal Geçişler, İmparator Diocletianus (M.S. 284-305) Dönemi’ndeki depremde büyük hasar görmüş ve tamir edilmiştir. M.S. 494 yılındaki büyük depremde tamamen yıkılan Anıtsal Geçişler Kuzey (Kutsal) Agora ile birlikte M.S.  7. yy.a kadar kullanılmıştır. Bundan sonra ise alanlar taş ve kireç ocağına dönüştürülmüştür.

 

17. Caracalla Nymphaeumu (Plan No. 10): 

Anıtsal çeşme, Suriye Caddesi ile güneye devam eden Stadyum Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alır. Köşede olması itibariyle iki cepheli inşa edilen yapı, farklı planıyla dikkati çekmektedir. Köşede kare havuz ve onun iki yanında yarım yuvarlak birer havuz daha yer alır. İki katlı planlanan Anıtsal Çeşme, M.S. 215’de İmparator Caracalla (M.S. 211–217)’nın kenti ziyareti şerefine yapılarak, O’na ithaf edilmiştir. Çeşmenin mermer parapet babası kabartmalarında Zeus’un Ganimedes’i kaçırması ve Theseus’un Minatouros’u öldürmesi gibi mitolojik sahneler yer alır.

  


18. Kuzey Tiyatrosu (Plan No. 8): 

M.S. 2. yy.da yapılmıştır. Yapı, tamamen Lykos Ovası’na bakmakta olup topografyaya uygun şekilde yamacın oyulmasıyla inşa edilmiştir ve kuzeydoğu’ya bakmaktadır. Tiyatronun mermer oturma basamakları deprem ve tahribat nedeniyle büyük ölçüde kaymıştır.

Alt cavea’da 9 kerkides ve 23 oturma sırası, üst caveada ise 16 kerkides ve 26 oturma sırası sayılabilmektedir. Ortada 2.30 m. genişliğinde tek diazomalı olan yapı 112 m. cavea çapında olup çevre duvarı (analemma) çapı 121,5 m.yi bulur, sahne yay şeklinde kavisli ve orkestrası daha geniştir. Oturma basamakları üzerine kentteki dernekler ve ileri gelen ailelerin isimleri yazılmıştır. Yapı yaklaşık 12000 kişilik oturma kapasitesine sahiptir.

Tiyatro değişik tamiratlarla M.S. 7. yy.a kadar kullanılmış, bundan sonra da alan taş ocağına dönüştürülmüştür.

 


19. Kuzey (Kutsal) Agora (Plan No. 58): 

Suriye Caddesi’nin kuzeyinde Batı ve Kuzey Tiyatrolarının arasında yer alan etrafı portiklerle çevrili olan Kuzey (Kutsal) Agora, yaklaşık 265×128 m. olan dikdörtgen planlıdır. Bu alan İmparatorluk Dönemi’nde temenos, M.S. 4. yy.dan itibaren agora olarak kullanılmıştır. Agora’ya Suriye Caddesi’nden merkezi, doğu ve batı propylonlar olmak üzere üç anıtsal kapıdan girilmektedir. Bunlardan Doğu ve Batı propylonlar portiklere, Merkezi Propylon ise avluya girişi sağlar.

Ayrıca Agora’nın doğu ve batısını sınırlayan portik arka duvarlarında Batı Tiyatrosu ve Kuzey Tiyatroları yönüne geçişleri sağlayan yan girişler yer almaktadır. Orijinalde ön kısmında İon düzeninde sütunlu galerilerin çevirdiği portiklerin üst kısmı kırma çatılı olarak kapatılmıştır. Agora içinde kuzey-güney yönünde batı portik ve doğu portik önüne yerleştirilen iki havuz yer alır. Havuzların sınırlandırdığı avlu içinde biri kentin dokuma tanrıçası Athena’ya adanmış olan Korinth Düzeninde, diğeri de kentin kurucu tanrısı Zeus’a adanmış olan İon Düzeninde iki tapınak ve altarlar yer almaktaydı.

Kentin Hıristiyanlaşmaya başlaması ile birlikte İmparator Büyük Constantinus ve sonrasındaki imar faaliyetlerinde bu tapınaklar sökülmüş olup Doğu Portik sütunlu galerisi Korinth Düzeninde Athena Tapınağı mimari blokları, Batı Portik ise İon Düzenindeki Zeus Tapınağının mimari blokları ve Korinth düzenindeki başlıkların yer aldığı devşirme mimari bloklarla tekrar düzenlenmiştir.

Agora içinde İmparator Augustus (M.Ö. 27-M.S. 14) Dönemi’nden, Severuslar Dönemi’ne kadar olan zaman dilimini içine alan; kaide, sütun tamburu, Korinth ve İon başlıklar, arşitrav, friz (baş ve girland çelenkli), geison-sima, , anta taçları, naos duvarı blokları gibi mermer bloklar görülmektedir.

I. Evre: Erken İmparatorluk Dönemi, alanda ilk planlama ve dini yapıların oluşturulması. M.S. 60 yılı depremi tahribatı.

II. Evre: Antoninler ve Severuslar Dönemi arası, alanda yapılan imar faaliyetleri (tapınakların inşa işlerinin devam ettirilmesi, yeni dinsel yapıların eklenmesi gibi).

III. Evre: Diocletianus Dönemi (M.S. 284-305), kentte meydana gelen deprem arkasından yapılan tamiratlar.

IV. Evre: B. Constantinus Dönemi (M.S 306-337), portiklerde yapılan geniş çaplı değişiklikler, agora içinden tapınakların sökülmesi ve yerine Hristiyanlıkla ilgili yapıların yapılmaya başlaması.

V. Evre: II. Julianus Caesar (M.S. 335-360) ile M.S. 494 yılı depremi öncesi yapılan düzenlemelerde II. Propylon’un doğu kapısının kapatılması, kapı girişine bakan portik sütunları arasının duvarla örülmesi, tabanın yükseltilmesi ve yeni mekânların yapılması.

VI. Evre: M.S. 494 depremi sonrası Doğu Portiğin bir kısmının yıkılması, alanın büyük ölçüde terkedilmesi, yeni dinsel (Kiliseler) yapılar için mimari blokların kaplama kesiminde kullanılması, niteliksiz yapılaşmaların oluşu. M.S. 7. yy.ın başı Focas Dönemi (M.S. 602-610), depremine kadar alandaki kullanımların kısmen devam etmesi.

VII. Evre: Focas Dönemi (M.S. 602-610) kentle birlikte Agora’nın tamamen yıkılması ve terk edilmesi.

 VIII. Evre: M.S. 7. yy’dan itibaren alanın taş ve kireç ocağı olarak kullanımı, göçer Yörüklerin mevsimlik yerleşimleri.

 Doğu Portik 
  

Batı Portik                                                                                  
Güney Portik                                      
  

20. Kuzey Kilisesi (Plan No. 15):  Kuzey ve Batı Tiyatroları arasında kalan ve Lykos Ovası’na bakan düzlükte, Kuzey (Kutsal) Agora’nın kuzey portiği üzerinde yer almaktadır. Kuzey Temenos Alanı özelliğini kaybettikten sonra inşa edilen Kuzey Kilisesi, traverten bloklardan doğu-batı yönünde üç nefli bazilikal planlı ve apsisli olarak inşa edilmiştir. Olasılıkla M.S. 494 yılı depremi arkasından yapılarak M.S. 6.-7. yy.lar arasında kullanılmıştır.


21. Batı Tiyatrosu (Plan No. 9): 

Hellenistik geleneğe göre tamamen doğal zemine oyularak yapılmıştır. Sahne binası 6-7 m. yüksekliğinde ayaktadır. Tiyatro, 7 merdiven geçişiyle, 9 kerkidese bölünmüştür. Mermer olan alt caveada 23, traverten olan üst caveada ise 19 oturma sırası tespit edilmiştir. Cavea çapı 85 m., çevre duvarı (analemma) çapı ise 94.5 m.yi bulmaktadır. Batı Tiyatrosu yaklaşık olarak 8000 kişi oturma kapasitesine sahiptir. Hellenistik Dönem’de yapılan tiyatro, değişik şekildeki onarımlarla M.S. 7. yy.a kadar kullanılmıştır.

 


22. Stadyum Caddesi (Plan No. 54): 

Doğu-batı yönlü Suriye Caddesi’ni, Caracalla Nymphaeumu’nun batı kenarından, kuzey-güney yönlü olarak kesen cadde, stadyuma doğru yöneldiği için Stadyum Caddesi olarak adlandırılmıştır. Caddenin iki yanında portikler ve gerisinde dükkan sıraları yer alır.

Portiklerin bir kısmında kalabilen opus sectile (geometrik mermer) döşemeler görülebilir. Stadyum Caddesi’nin, Caracalla Nymphaeumu önünde Suriye Caddesi ile kesiştiği göz önüne alındığında, bu caddenin de Dorik cepheli olarak İmparator Domitianus (M.S. 81- 96) zamanında, S. Iulius Frontinus’un Prokonsüllüğü’nde M.S. 84-85 yıllarında tekrar düzenlendiği anlaşılmaktadır. Daha sonra cadde, M.S. 2. yy. sonu-3. yy. başında, olmak üzere, M.S. 7. yy.ın ilk yarısında Laodikeia’nın terk edilişine kadar geçen süreçte sürekli değişiklikler yapılarak kullanılmıştır.

Stadyum Caddesi, Batı Tiyatrosu, Stadyum, Güney Hamamı-Gymnasium Kompleksi, diğer taraftan batı uzantılı Efes Portikosu ve Efes Caddesi ile bağlantılıdır. Stadyum Caddesi’nin Batı Tiyatrosu’na uzanan kısmı M.S. 5-6. yy.da kapatılarak Suriye Caddesi ile birleştiği nokta ile sınırlandırılmıştır. Cadde üzerinde kamu ve sivil mimariye ait birden çok kullanım alanı mevcuttur.

Bunların başında, Merkezi Hamam, Caracalla Nymphaeumu, B Nymphaeumu, Latrina (tuvalet) ve Su Depoları gelir. Cadde kenarında doğu ve batıda yer alan portiklerin gerisinde ise çok sayıda dükkân girişi yer alır.

  

 

 23. C Yapısı (Plan No. 18): 

Yapı, Caracalla Nymphaeumu’nun güneybatısında, Efes Portikosu’nun ise kuzeyinde tepe üzerinde yer alır. Traverten ve mermer bloklardan inşa edilen dikdörtgen planlı yapının genişliği 16.60 m., uzunluğu 19.50 m.dir. Kuzeybatı-güneydoğu akslı yerleştirilen yapının güneydoğusunda üç girişli kapısı ve kuzeybatıda yer alan ana apsisi (yarıçapı 8.35×4.36 m.) bulunur. Üst örtü, tuğla ve kırılmış mimari mermer bloklar, traverten parçaları ve çay taşlarının harçla sıkıştırılması ile oluşturulan, tonozdur.

Taban ise harçlı çay taşı dolgu (opus caementicum) üzeri mermer plaka döşemelidir. İki yanda uzun cephelerde ise iki uçtakiler dikdörtgen, içtekileri yarım daire planlı olan karşılıklı dörder adet olmak üzere sekiz niş yapılmıştır. Mimari süslemelerine göre Severuslar Dönemi’ne tarihlenebilecek olan C Yapısı olasılıkla İmparatorluğun kült alanı için kullanılmıştır. Yapıda ana apsis ve yanlarda bulunan nişler içine heykeller yerleştirildiğini gösteren, heykel kaideleri ele geçirilmiştir. Aynı şekilde üç kapılı girişin iki yanında bulunan birer aedicula içinde de heykeller yer almaktaydı.

Kazılarda ele geçen sikkelere göre yapı M.S. 4. yy.da kiliseye dönüştürülmüştür. Bununla ilgili olarak ana apsisin iki yanına yerleştirilen mermer dikdörtgen kesitli ayaklardan güneyde olanın üzerine kırmızı boya ile altta yedi kollu şamdan üzerinde globus (dünya) ve üstüne haç yapılarak iki yanına hayat ağacı yerleştirilmiştir. Yapı M.S. 494 yılı depreminde yıkılmıştır. Ancak yıkılmazdan önce tüm taban döşemesi ve duvar kaplamaları sökülerek taşınmıştır.

  

24. B Nymphaeumu (Plan No. 55): 

Dikdörtgen planlı, 6.30×18 m. ölçülerindeki B Nymphaeumunu, Stadyum Caddesi’nin doğu cephesinde ve Merkezi Hamam’ın paleastrasının güneybatı yanında konumlandırılmıştır. Anıtsal çeşme yapısının güney-güneydoğu bitişiğinde Latrina (tuvalet), doğu bitişiğinde su deposu, batı önünde ise Efes Caddesi’ne uzanan Portiko bulunur.

Bu konumuyla B Nymphaeumu, batıdan Efes Caddesi’nden Portikoya gelenleri tam karşılar pozisyonda olup konumu itibariyle hem görsel olarak iki caddenin kesişme noktasında olması, hem de işlevsel olarak çevresindeki yapı ve dükkânların su ihtiyacını karşılaması bakımından kentin önemli yapılarından biridir. Olasılıkla Korinth düzenindeki B Nymphaeumu tek katlı olarak planlanmış, havuzunun ön kısmı kabartmalı parapetlerle süslenmiştir.

Orijinalde dikdörtgen havuzun üç tarafı sütunlu galerilerle çevrilerek, cephe alınlıklarla hareketlendirilmiş olmalıdır. Çeşmeye su arkasına bitişik yapılan depodan sağlamaktaydı. Bu depoya ise su II. Su dağıtım Terminali’nden getirilmiştir. Su künklerinin basınca dayanıklı olması için travertenden yapıldıkları görülür. Havuz içinde ele geçen mimari bloklar, Erken İmparatorluk Dönemi ile M.S. 3. yy. arasına tarihlendirilmektedir.

 


25. Latrina (Tuvalet) Yapısı (Plan No. 55): 

Latrina, kuzey-güney yönlü uzanan Stadyum Caddesi’nin doğu yanında, doğu-batı yönlü Efes Caddesi Porikosu’nun doğu karşısında, B Nymphaeumu’nun ise güney ve güneydoğu bitişiğinde yer alır. Yaklaşık 80 kişilik olduğu düşünülen “L” planlı latrinaya giriş, Stadyum Caddesi’ne bitişik olarak yapılmış 2.90×8.80 m. ölçülerindeki dikdörtgen şeklindeki bir ön oda (vestibulum) ile sağlanıyordu. 10.40×17.00 m. ölçülerindeki Latrina’nın güney kısmında 4.40×4.60 m. ölçülerinde kare planlı bir havuz yer almaktadır.

Üstü açık olan havuzun etrafı içe eğimli sundurma çatı ile kapatılmıştır. Latrina’nın duvar kenarlarında boydan boya tuvalet sırası bulunur. Bu sistemde oturma taşları ve onun altında atık kanalı ile önde temiz suyun aktığı açık kanal yer alır. Latrinaya gelen temiz su, kuzeyde bitişik olarak planlanan su deposundan sağlanmaktaydı. Latrinaya geçişi sağlayan ön odanın (vestibulum) tabanında merkezde yer alan yaban keçili mozaiklerin stili, M.S. 2.-3. yy. özelliği göstermektedir. Veriler ışığında mevcut latrina, M.S. 3. yy.a tarihlenmekte olup çeşitli değişikliklerle M.S. 6. yy.ın ilk çeyreğine kadar kullanım görmüştür.

 


26. Su Deposu (Plan No. 55): 

Anıtsal çeşmenin (Nymphaeum B) su ihtiyacı hemen bu yapının arkasında, doğu bitişiğinde ortaya çıkartılan 4.70×7.10 m. ölçülerindeki su deposu ile sağlanmıştır. Orijinalde depo yakınına kadar 0.76×0.76 m. ve 0.84×0.88 m. ölçülere sahip traverten bloklarla II. Su Dağıtım Terminali’nden sağlanan su, geç dönemde olasılıkla kent zayıflayınca ve alandaki su kullanımı azalınca pişmiş toprak borularla sağlanmıştır.

Mevcut kalıntılarda çapı 0.24 m. olan pişmiş toprak künklerle deponun güney bitişiğinde yer alan Latrina’nın kuzey duvarı altından geçirilerek, su deposunun tabanından çıkar. Depoda toplanan su öncelikli olarak batı bitişiğinde yer alan B Nymphaeumu’na sağlamaktaydı. Diğer taraftan depo aynı zamanda güney bitişiğinde yer alan Latrina’nın da su ihtiyacını karşılamıştır.


27. Apsisli Çeşme (Plan No. 55):

B Nymphaeumu’nun kuzeydoğu arkasında, Su Deposu’nun kuzey bitişiğinde 2 m. genişliğinde, mevcutta 2.40 m. yüksekliğinde ve 1.70 m. derinliğinde nişli bir havuzu bulunan çeşme yapısı yer almaktadır. Çeşmeye, kuzey ve doğu yöne bakan üç basamakla çıkılır. Çeşme havuzu, düzgün kesilmiş kare ve dikdörtgen traverten taşlarla örülmüştür.

Havuz haznesi öne yerleştirilen alçak kabartmalı dikdörtgen parapet ile oluşturulmuştur. Parapet ortasında çift çizgili daire, dairenin iki yanında üç yapraklı bitkisel süsleme ile daire içinde yer alan haçlı alçak kabartmadan oluşur. Havuz haznesi zeminde ve heptagon (yedigen) bir biçim izlenen yan duvarlarda mermer plakalarla kaplanarak sızdırmaz bir zemin elde edilirken, havuz içinde mermer plaka üzerine açılan 0.5 m. çapındaki bir delikle havuz haznesine dolan suyun kanalizasyona aktarımını sağlamaktadır. Çeşme, M. S. 5 yy.dan 7. yy. başlarına kadar kullanılmıştır.

 


28. Efes Caddesi Portikosu (Plan No. 46): 

Kuzey-güney yönlü Stadyum Caddesi’ni doğu-batı yönünde kesen ve Efes Caddesi’ne uzanan portikodur. Stadyum Caddesi’nden üç basamakla inildikten sonra üç kemerli girişin yer aldığı Efes Portikosu’na geçilir. Doğu-batı yönlü uzanan caddenin kuzey ve güney kenarlarında cadde boyunca uzanan havuzlar, bunların gerisinde önü kemerli portikler ve en geride de dükkanlar ve bazı mekan girişlerinin bulunduğu kapılar yer alır.

Efes Caddesi Portikosu’nun toplam genişliği portikler dahil 30.60 m.dir ve tabanı mermer döşemelidir. Efes Caddesi Portikosu olasılıkla festival, şölen veya özel günlerde hizmet veren bir protokol alanıdır. Bu özel alanın batısında basamaklarla çıkılan kemerli kapı ve doğusunda yine basamaklarla çıkılan Stadyum Caddesi ile sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla alan araçlara kapalı, sadece yaya geçişlerine uygun olarak düzenlenmiştir.

Efes Caddesi Portikosu, Geç Hellenistik-Erken İmparatorluk Dönemi’nden M.S. 6. yy.ın ikinci yarısı ile 7. yy. başına (M.S. 565-612) kadar sürekli kullanılmıştır. Kent terk edildikten sonra alandaki bloklar Yörüklerin geçici çadır kurması ve ocak oluşturmaları için düzenlenerek kullanılmıştır (18. yy.- 1980).

 


29. Efes Kapısı (Plan No. 19): 

Batıda yer alan orijinal Roma İmparatorluk Dönemi Kapısı, M.S. 84–85 İmparator Domitianus Dönemi (M.S. 81-96) imar faaliyetleri sonucunda yapılmıştır. Bu döneme ait Laodikeia’da yer alan dört kapıdan en sağlam olanıdır. Kapı, tipolojik olarak Hierapolis Frontinus Kapısı’na benzemektedir.

 

30. Batı Hamamı (Plan No. 6): 

Aphrodisias Caddesi’nin yaklaşık 50 m. doğusunda doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı (70×36 m.) olan yapı, sıralı plan tipinin güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır. Kesme traverten bloklardan yapılan Batı Hamamı’nda frigidarium (soğukluk), tepidarium (ılıklık) ve caldarium (sıcaklık) kısımları, yapı içinde belirgin olarak görülebilmektedir. Batı Hamamı M.S. 2. yy.a tarihlenmektedir.

 


31. 
Bouleuterion (Meclis Binası) (Plan No. 1): 

Güney Agorası’yla bağlantılı olan yapının, çevre (analemna) duvarıyla birlikte çapı 35 m.dir. Cavea çapı ise 30 m.dir. Güneye bakan ve Greko-Romen tarzda yapılmış olan caveanın 7–8 sıra mermer oturma basamakları izlenebilmektedir. İmparator Hadrianus (M.S. 117-138) zamanına tarihlenen yapı, yaklaşık 500–600 kişi alabilecek kapasitededir.

 


32. Güney Agorası (Plan No. 34): 

135×90 m. ölçülerindeki dikdörtgen planlı olan agora, Bouleuterion ile Güney Hamam Kompleksi arasında yer almakta olup her iki yapıyla da bağlantılıdır. Agoradaki mevcut mimari bloklarının bezemeleri, M.S. 2. yy.ın stil özelliklerini yansıtmaktadır. Güney Hamam Kompleksi ve Bouleuterion’la birlikte İmparator Hadrianus’un M.S. 135 yılı ziyareti anısına planlanarak yapılmış olmalıdır. Meclis Binası yanında olması sebebiyle bir siyasi agoradır.

  


33. Güney Hamam-Gymnasium Kompleksi (Plan No. 2): 

Laodikeia’nın en sağlam kalabilen yapı kompleksi olup kesme traverten bloklardan düzgün işçilikle yapılmıştır. 133×75 m. ölçülerindeki Güney Hamam-Gymnasium yapı kompleksi, bölgeye özgü farklılık gösteren “sıralı ikiz hamam” plan tipini yansıtmaktadır. Güney Hamam Kompleksi’nin güney tarafında yer alan stadyum ve stadyumdan geçişleri sağlayan bölümlerin olması, diğer taraftan kuzeyde agora ile bağlantısı bakımından da farklı bir yapı kompleksidir.

Hamam aynı zamanda stadyumda idman ve müsabaka yapan sporcuların yıkandıkları bir komplekstir. M.S. 135 yılında İmparator Hadrianus’un (M.S. 117-138) Laodikeia’yı ziyareti şerefine Prokonsül Gargilius Antiquus’un yönetim zamanında yapılarak İmparator ve karısı Sabina’ya ithaf edilmiştir.

  


34. I. Su Dağıtım Terminali (Plan No. 3): 

 Antik kentin güneyinde stadyum ile hamam kompleksinin doğu yanında yer alan I. Su Dağıtım Terminali (castellum aquae) mevcut haliyle deniz seviyesinden 278 m. yüksekliktedir. Traverten bloklardan inşa edilen Su Dağıtım Terminali’nin mevcut yüksekliği ise 7 m. civarındadır. Sisteme su, Denizli Başpınar kaynağından alınan ve güneyde Eskihisar Mahallesi’nin batı yamaçlarında yer alan ikiz traverten boru hattından sağlanmıştır.

 


35. Stadyum (Plan No. 4): 

Ticaretle zenginleşen kentte, birçok anıtsal yapılar yapılmış ve spora, kültüre büyük önem vermiştir. Yapı, antik kentin güneyinde kuzeybatı-güneydoğu aksında inşa edilmiş olup uzunluğu 285 m., genişliği ise 70 m.dir. Bu haliyle 20–25 bin kişilik oturma kapasitesine sahip önemli bir tesistir. Tamamen doğal zemin oyularak yapılmış çift sphendoneli yapının, oturma basamakları mermerden inşa edilmiştir. M.S. 79 yılında Laodikeia’nın zengin bir ailesi (Nicostratus) tarafından yaptırılmış olup İmparator Titus’a (M.S. 79-81) ithaf edilmiştir. Yapının daha çok kuzey, güneybatı yönlerindeki ve batı sphendone tarafındaki oturma basamakları sağlam kalabilmiştir. Merdiven geçişleriyle 34 bölüme (kerkides) ayrılan yapının kuzey tarafında sayılabilen basamak sayısı 25 dir.

 

36. II. Su Dağıtım Terminali (castellum aquae) (Plan No. 26):

I. Su Dağıtım Terminali’nin yaklaşık 430 m. kuzeyinde ve deniz seviyesinden 291 m. yüksekliktedir. Burası topografik açıdan, antik kente su verebilecek en uygun yerdir. Bu nedenle I. Su Dağıtım Terminali’ne göre kentin çoğuna su sağlayan ve daha büyük olan kompleks bir yapıdır. II. Su Dağıtım Terminali’nin kuzeybatı tarafındaki çaytaşı+kireç harç olarak yapılan blokaj, Geç Antik Çağ düzenlemelerine aittir. Yapının mevcut kalıntıları, Roma İmparatorluk ve Geç Antik Çağ’a ait olmalıdır.

 

kaynak : http://laodikeia.pau.edu.tr

Laodikeia Antik Kenti KISA KRONOLOJİK TARİHİ

M.Ö. III. Yüzyıl Öncesi

Yerleşim alanında özellikle de kentin batı ve güneybatısında yapılan araştırmalarda, Geç Kalkolitik (M.Ö. 3500) ve İlk Tunç Çağı I (M.Ö. 3000)’e tarihlendirilen seramik ve çakmaktaşı buluntular ele geçirilmiştir. Bunlar, kentin erken yerleşiminin daha çok su kaynağı olan Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi) etrafında oluştuğunu göstermektedir. Batı Nekropolü alanında ele geçirilen kaplar ise İlk Kalkolitik Dönem’e (M.Ö. 5500) ait olup Lykos Vadisi’nde bugüne kadar tespit edilen en erken buluntulardır.

Plinius’un (NH.V.105), bahsettiğine göre; Hellenistik kent, önce Diospolis, sonra Rhoas olarak adlandırılmış olan, kutsal köy yerleşimlerinin üzerinde kurulmuştur. Diospolis, Zeus’un kenti anlamında olup Rhoas eski bir Anadolu adıdır.

Antik kentin güneybatısında ve batısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi), güneydoğusunda Kapros (Başlıçay), kuzeydoğusunda ise Lykos (Çürüksu) Nehri yer almaktadır.

M.Ö. III. Yüzyıl

Kent, Seleukoslar Kralı II. Antiokhos Teos tarafından eşi kraliçe Laodike adına, M.Ö. 3. yy’ın ortalarında (M.Ö. 261-253) kurulmuştur.

Laodikeia’nın önemli antik yol güzergâhlarının kavşak noktasında olması, topografik yapıya bağlı Seleukos politikasına uygun yer seçimi, askeri, idari ve ekonomik konumu sebebiyle bölgenin ana merkezi durumundadır.

Laodikeia tarih sahnesine ilk defa, M.Ö. 220’deki Akhaios isyanıyla çıkmıştır. Akhaios, Laodikeia’da kendisini kral ilan etmiş ve adına sikke bastırmıştır.

Antik kentte ele geçirilen ve M.Ö. 3. yy’a tarihlendirilen mezar yazıtlarında bile bir çarşı, bir strategeion, bir gymnasium, bir tiyatro gibi yapılardan söz edilmesi, erken dönemde bile kentin önemine işaret etmektedir.

Kentte, Grek Panteon’una ait inançların yanında, Doğu kültür ve inançlarıyla karışmış Zeus Aseis ve İsis kültleri de görülmektedir. Kentin kurucu baş tanrısı ise Zeus Laodikeus’tur.


M.Ö. 190

Magnesia Savaşı: Seleukoslar ile Bergama desteğinde Romalılar arasında yapılan Magnesia Savaşı’na kadar kent, Seleukos yönetiminde kalmıştır.


M.Ö. 188

Apameia Barışı; Magnesia Savaşı’nın ardından büyük bir zafer kazanan Bergama Krallığı, bu barışla bölge yönetimini ele geçirmiştir. Kent, hem Attaloslar’la hem de Roma ile sıkı bir bağ kurarak önemli ayrıcalıklar elde etmiş ve Bergama Krallığı’na bağlanmıştır.


M.Ö. 133

Bergama Kralı III. Attalos’un ölmesi ve Kralın vasiyeti üzerine Laodikeia da Bergama gibi Roma Cumhuriyet Yönetimi’ne bağlanmıştır ve M.Ö. 129 yılından itibaren Batı Anadolu Asya Eyaletine dâhil olmuş, Roma tarafın­dan atanan Prokonsül’lerce (eyalet valileri) bölge yönetimi sağlanmıştır.


M.Ö. II.-M.S. I. Yüzyıllar

Strabon (XII.7.16) Laodikeia’da kuzguni siyah renkli yünü çok yumu­şak bir cins koyun yetiştirildiğini, bu koyunların yünlerinin Miletos (Balat)’ta yetiştirilen koyunlarınkinden dahi üstün olduğunu, bu saye­de Laodikeialılar’ın büyük gelirler elde ettiklerini yazmıştır. Antik yazar Vitruvius (VIII.3) koyunların yünlerinin yumuşak oluşunu, içtikleri Bölge­nin çürük kokulu suyuna bağlamıştır. Laodikeia’da dokunan ve “Trimita” adıyla bilinen tunikler o denli ünlüydü ki kent bir dönem “Trimitaria” olarak anılmıştır. Antik dönemin en güzel tekstil ürünleri Lykos (Çürüksü) Vadisi’nde dokunmuştur. Dokuma ürünleri Miletos’u bile geride bırakmış­tır. Roma İmparatorluk Dönemi’nde, kent, stratejik öneminin de etkisiy­le daha da büyümüş, ticarette özellikle de yün ve tekstil ticaretinde adını duyurmuştur.

M.Ö. 88-85 yıllarındaki Mithridates Savaşları’nda Laodikeia büyük zarar görmüştür. M.Ö. 51 yılı sonu-50 yılı başlarında Kilikya valisi ve Romalı devlet adamı Cicero, 10 hafta boyunca Laodikeia’da yargı işlerini yürüt­müş ve yasaların hazırlanmasını sağlamıştır.

M.Ö. 40 yıllarında Parth güçleriyle birlikte bölgeye gelen Labienus’a, Laodikeia’lı Zenon adlı soylunun direnişi sonucu Laodikeia, Roma tara­fından büyük saygı görmüştür. Bu cesaretli davranışından dolayı Pontos Bölgesi, Zenon’a hediye edilmiş ve Laodikeialılar Roma yurttaşı sayılma ayrıcalığını elde etmiştir. Bununla birlikte kent, Roma eyalet düzenleme­lerinde Kibyra (Gölhisar) Conventus birliğine dâhil edilmiştir. Ancak bu birlikte en etkin kent, Laodikeia’dır.

Kent, M.Ö. 27 yılında Augustus Dönemi’nde (M.Ö. 27-M.S. 14), M.S. 47 yılın­da İmparator Claudius Dönemi’nde (M.S. 41-54) meydana gelen deprem sonucunda tahrip olmuştur. Augustus Dönemi’nde kentte büyük imar faa­liyetleri gerçekleştirilmiştir.

İmparator Tiberius (M.S. 14-27) zamanında Laodikeia, Frigya’nın en gör­kemli ve zengin kentiydi.


M.S. 60

İmparator Nero Dönemi’nde (M.S. 54-68), M.S. 60 yılında olan büyük dep­remde, tüm Lykos (Çürüksu) Vadisi kentleri yerle bir olmuş, Hierapolis ve diğer kentler, Roma İmparatorluğu yardımlarıyla ayağa kaldırılırken, Laodikeia kendi kendini imar etmeyi başarmıştır.

Yazıtıyla M.S. 79 yılına tarihlenen stadyum, Lycias Nicostratus’un en küçük oğlu Nicostratus tarafından yaptırılarak, Roma İmparatoru Titus’a (M.S. 79-81) ithaf edilmiştir. Stadyum, bölgesel sportif oyunların ve gladya­tör gösterilerinin yapıldığı en önemli yapıların başında gelmektedir.


M.S. 84-85

İmparator Domitianus Dönemi’nde (M.S. 81-96) kentte imar faaliyetleri yoğundur. Aphrodisias Kapısı, Hierapolis Kapısı, Efes Kapısı, Suriye Kapı­sı ve ana caddeler Dorik cepheli olarak inşa edilmiştir. Günümüze ulaşa­bilen Efes ve Suriye Kapısı M.S. 84-85 yılında Prokonsül S. I. Frontinus tarafından yaptırılarak, İmparator Domitianus’a (M.S. 81-96) ithaf edil­miştir. Bu dönemde Dorik moda Hierapolis ve Tripolis antik kentlerinde de yaygındır.


M.S. 117-138

M.S. 135 yılında İmparator Hadrianus kenti ziyaret etmiş ve kentteki imar faaliyetlerini desteklemiştir. Günümüze kadar kalabilen yapı kalıntıları­nın büyük bir bölümü M.S. 2. yy’ın imar faaliyetlerinin izlerini taşımakta­dır. Hadrianus Dönemi’ndeki (Pax Romana) huzur, bolluk ve zenginlik hem yontu hem de mimari eserlerde kendisini göstermektedir. Stadyu­mun yanındaki Güney Hamam kompleksi, Prokonsül Gargilius Antiquus zamanında inşa edilerek İmparator Hadrianus ve karısı Sabina’ya ithaf edilmiştir. Kent ilk kez İmparator Hadrianus (M.S. 117-138) zamanında Neokoros (Tapınak Koruyuculuğu) unvanını almıştır.


M.S. 138-161

İmparator Antoninus Pius zamanında meydana gelen depremde kentin bazı yapıları yıkılmıştır. Bu dönemde kentte geniş çaplı imar faaliyetleri yürütülmüştür.


M.S. 180-192

İmparator Commodus’un himayesindeki kentte, İmparator adına bir tapı­nak yaptırılmış, bundan dolayı da ikinci kez Neokoros “tapınak koruyu­culuğu” unvanını alarak vergiden muaf tutulmuştur. Commodus, M.S. 192 yılında öldükten sonra, kentin bu unvanı geri alınarak yerine “İmparator Seven” sıfatı verilmiştir.


M.S. 193-211

İmparator Lucius Septimius Severus Pertinax zamanında kentte imar faali­yetleri yoğundur. Birçok dinsel ve kamusal yapılar bu dönemde yapılmış­tır. Suriye Caddesi’nin kuzey yanındaki anıtsal çeşme, yazıtıyla İmparator Septimius Severus’a adanmıştır.

M.S. 211-217

M.S. 215’te İmparator Caracalla kenti ziyaret ederek imar faaliyetlerini desteklemiştir. İmparator’un kenti ziyaretinden dolayı Suriye Caddesi ile bunu güneybatı yönde kesen Stadyum Caddesi’nin köşesinde Caracalla Nymphaeum’u inşa edilmiştir. Kentin aldığı Neokoros unvanı, İmparator Caracalla Dönemi’nde devam etmiştir. M.S. 3. yy’da kent bir depremle tek­rar hasar görmüştür.


M.S. 222-235

İmparator Severus Alexander zamanında, Suriye Caddesi’nin kuzeyinde yer alan ve kuzeydeki yapılara geçişi sağlayan I. Propylon’un (Anıtsal Geçiş) mimari süslemeleri bu dönemde yapılmıştır. Bu dönem kentin son parlak ve düzenli dönemidir.


M.S. 284-305

İmparator Diocletianus’un (M.S. 284-305) Fiyat Fermanı’nda (M.S. 301) Laodikeia’nın yün ve giysilerine ağırlık verilerek burada dokunan kumaş­lardan söz edilmesi, Geç Roma İmparatorluk Dönemi’nde dokuma sektö­rünün önemini hala koruduğunu göstermektedir.

Diocletianus Dönemi’nde getirilen idari reformlarla, Anadolu daha büyük eyaletlere ayrılmıştır. I. Constantinus Dönemi’nde de reform hareketleri­ne devam edilmiştir. Bu dönemde Frigya Bölgesi ikiye bölünerek Laodi­keia, Frigya Secunda Pacatiana’sının merkezi yapılmıştır. Diocletianus’un Laodikeia’yı Frigya’nın Metropolisi ilan etmesi kentin, Roma ve Bizans Dönemi’nde statüsünü koruduğunu göstermektedir. Kentte bu dönemde Hıristiyanlık iyice yayılmıştır.

Duvarları kuzeye doğru yıkılan I. Propylon (Anıtsal Geçiş) da bulunan sikkeler ile Tapınak A kazı verileri ve yazıtları kentte, M.S. 3. yy’ın sonu 4. yy’ın başında önemli bir deprem olduğunu göstermiştir.


M.S. 307-337

İmparator Büyük Constantinus zamanında (M.S. 313) Milano Fermanı ile Hıristiyanlara özgürlük verilmiştir. Laodikeia Hıristiyanlık âlemi için de çok önemli bir kent olmuştur. İncil’de adı geçen Yedi Asya Kenti’nden birisi de Laodikeia’dır. Bu nedenle kent onursal ilk “Yedi Kiliseler Birliği” unvanına layık görülmüştür. Kentteki Laodikeia Kilisesi bu dönemde inşa edilmiştir.

Laodikeialılar’ın zenginliklerinden dolayı, başlangıçta bu yeni dine kar­şı ilgisiz kalmalarına rağmen, daha sonra Hıristiyanlık, vadide hızlı bir şekilde yayılmıştır. M.S. 325 yılında toplanan Nicaea (İznik) Konsili’nde Laodikeia, Frigya Pacatiana’sının yönetim birimi olarak temsil edilmiştir.


M.S. 364-378

Hierapolis’te de olduğu gibi kent, M.S. 4. yy’ın ikinci yarısındaki depremle tekrar yıkılmıştır. Olasılıkla da M.S. 370’te İmparator Valens kenti ziyaret etmiş ve depremle ilgili yardım ve denetlemeleri yerinde incelemiştir.

M.S. 4. yy’da (M.S. 343-381) Hıristiyanlığın evrensel meclisinde Frigya kentlerinin alacağı kararlarla ilgili önemli bir toplantıya Laodikeia (Lao­dikeia Synodu) ev sahipliği yapmıştır. Olasılıkla bu toplantı Laodikeia Kilisesi’nde gerçekleştirilmiştir. Adının kutsal kitapta geçmesi ve bu onur­sal toplantıya ev sahipliği yapmasından dolayı kent, Bizans Dönemi’nde büyük saygı görmüştür.

İmparatorlar I. Theodosius (M.S. 379-395) – Arcadius (M.S. 383-408) – Honorius (M.S. 393-423)

Bu imparatorlar zamanında kent, son güçlü dönemini yaşamıştır. M.S. 395-396’da alınan bir karar gereği kentin etrafı Roma yapılarına ait bloklar kullanılarak sur duvarıyla çevrilmiş olup Hellenistik ve Roma yerleşimle­rinin bir kısmı bu surların dışında kalmıştır. Ayrıca İmparator I. Theodo­sius tarafından (M.S. 380-381) ilan edilen Selanik Fermanı’yla Hıristiyanlık devletin resmi dini olarak kabul edilmiştir.


M.S. 491-518

İmparator Anastasius zamanında M.S. 494’deki büyük depremle Laodikeia tamamen yıkılmış ve bir daha toparlanamamıştır. Kentte yerleşim bir süre daha devam etmiş ve Bizanslı yazarlar, Laodikeia adından nadiren bahset­mişlerdir.

M.S. 6. yy’da tekrar bir deprem geçiren kentin parlak dönemi sona ermiştir.


İmparator Focas (M.S. 602-610) – M.S. VII. yy’a kadar

M.S. 7. yy’ın ilk çeyreğinde İmparator Focas Dönemi’nde meydana gelen yıkıcı depremin ardından kent bir daha toparlanamamış ve terk edilmiş­tir. Özellikle bölgeye yapılan Arap akınları ve su yollarının zarar görmesi nedeniyle kentte yaşayan halk, güneye su kaynaklarına yakın olan bugün­kü Denizli-Kaleiçi ve Hisarköy’e, Salbakos’un (Babadağ) kuzey eteklerine taşınmıştır. Kaleiçi, M.S. 7. yy’dan itibaren yeni Laodikeia’nın bir parçası olmuştur. Antik kaynakların bu tarihten sonra sözünü ettiği Laodikeia, Denizli-Kaleiçi, Hisarköy ve etrafındaki yerleşmelerdir.


M.S. VIII.-XIII. Yüzyıllar Arası

Bölge, 13. yy’ın başında (1206) tamamen Türklerin kontrolüne geçmiş­tir. Türklerin bölgeye gelişiyle Denizli-Kaleiçi Laodikeiası, Lâdik adını almıştır. Bu dönemden itibaren Laodikeia yapılarına ait traverten ve mer­mer bloklar, İlbadı Mezarlığı’nda mezar taşı, Akhan Kervansarayı’nda ve yakın zamanda yıkılan Denizli Ulu Camii’nin inşasında devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. 13. yy’dan itibaren kent, mevsimlik göçer çobanların uğrak yeri haline gelmiştir.


M.S. XIV.-XX. Yüzyıl (1990’a kadar)

Bu dönemde antik kentin etrafındaki yerleşmeler için Laodikeia vazgeçilmez kireç, mermer ve traverten ocağı olmuştur. Yapıların mimari blokları sökülerek taşınmıştır.

Su Kanunu

2015 yılında yapılan kazı çalışmalarında 1900 yıl önce kentte suyun kullanım koşullarının yazıldığı, ‘Su Kanunu’ olarak nitelendirilen 90 santimetre yüksekliğinde 116 santimetre genişliğinde yazıt bulundu. 1900 yıl önce su kullanımın kurallara bağlandığını göstermesi açısından büyük önem taşıyan yazıtta 5 binden 12 bin 500 denarius’a kadar para cezaları yer alıyor.

İŞTE YAZITTAKİ 14 MADDELİK ‘SU YASASI’

1- Kente gelen suyun alıkonması veya yolunun değiştirilmesinin yasaklanması ve suyun kamu yararına kullanımının tahsisi içindir.
2- Her kim kente ait suyu kendi şahsi kullanımı için böler veya suya zarar verirse imparator hazinesine 5 bin dinar ödemek zorundadır. Bu paranın sekizde biri ihbarda bulunan kişiye verilmelidir ve suçu işleyen kişi kent suyundan mahrum bırakılmalıdır.
3- Kent suyunun ücretsiz olarak alınması veya resmi görevli tarafından özel şahıslara hibe edilmesi yasaktır. 5 bin dinar para cezası ve resmi görevlinin verdiği kararın hükümsüz sayılması
4- Suyu satın alan kişiler Vespasian Fermanı’nı ihlal edemez.
5- Belirlenen uygun alanlarda su toplayan insanlar castelli (su deposu) inşa etmek ve suyu bu yapılardan bronz metre ile sertifikalandırılmış ve mühürlenmiş çaplara sahip borularla temin etmelidir. Bu boruların çapları bir veya yarım parmak olmalıdır.
6- Suya veya su borularına zarar veren kimselere 5 bin dinar para cezası uygulanır.
7- Valilik emri ile kente ait aquadüktlerin (su yolları) korunması ve su borularının üstünün çatıyla kapatılması için 30 bin dinara kadar kredinin kullanılmasına izin verilmiştir. Su depolarından çeşmelerin üst katlarına kadar kent içindeki su borularına koruma çatısının getirilmesi gereklidir.
8- Bir magistrat (hakim) resmi görevli veya bir vatandaş herhangi bir çalışma için su hattı borularına yerinden kaldırırsa 12 bin 500 dinar para cezası ödemek zorundadır.
9- Valilik, su kaynağının güvenliğinin sağlanması için her yıl kent tarafından seçilen en onurlu iki vatandaşı curator olarak atar.
10- Bu işlerin yürütülmesini mecliste yer alan bir heyet denetler.
11- Vali, aquadüktlerin her zamanki yöneticileri ile halktan üç kişinin maaş almasını emreder. Bu kişiler kent merkezi ile taşranın su güvenliğini denetler. Bu konularda dolandırıılık yapanlar elçi Saenius Sabinus fermanına göre cezalandırılır.
12- En Muhteşem Kent’e ait suyun Laodikyalılar tarafından en doğru şekilde kullanılması için kentteki en adil kişinin seçilmesi gerekir.
13- Bu yasa ile birlikte su yollarına yakın arazisi bulunan hiç kimse suyu tarım için kullanamaz, tarlalarını bu su ile sulayamaz.
14- Laodikyalıların en muhteşem kentinde seçilen yöneticiler, benim fermanımı steller üzerine kazıyın ve insanların kendileri hakkında olan bu yasaları açıkça görmelerini sağlayın.