Tarihi Sinop Cezaevi

Tarihi cezaevi, şehrin Selçuklular tarafından 1214 yılında alınmasının hemen ardından 1215 yılında, sefere katılan komutanların katkılarıyla yapılan iç kale içinde yer almaktadır. İç kale ana kalenin kuzeyden güneye inin dik bir surla kesilmesi ile meydana gelmiştir. İç kaleyi oluşturan beden ve burcların yapımında Antik devir mimarisine ışık tutacak bol miktarda mimari parça kullanılmıştır. Bu şekli ile bir açık hava müzesi görünümündedir.Sabahhatin Ali, Kerim Korcan, Osman Deniz bu cezaevinde yatan ünlüler arasındadır.

Şuan Müze Olan Cezaevinin Gardiyan Emeklisi Rehberi “Pala”

Cezaevini gezen bir ziyaretçi anlatıyor;

Allah kimseyi düşürmesin. O zindanlar, o hücreler, o koğuşlar, o prangalar… Hapishanemizden söz ediyorum, en ünlü hapishanemizden; Sinop Hapishanesinden.

Birkaç sene önce turizme açılan hapishanenin girişinde uçtan uca yarım metreyi aşan bıyıkları, heybetli tespihi ve ökçesine bastığı Çarşamba Ayakkabısıyla “PALA” karşılıyor grubumuzu.

Bacak bacak üstüne atmış, bir köşede muhteşem tespihini çekmekte olan “Pala’yı” kimse bir şeye benzetememiş; şaşkın şaşkın dolaşıyorduk önceleri.

“Sinop Cezaevini gezdin mi gezdim. Cezaevi böyle gezilmez.” Cümleleriyle söze giren “Pala” uzman bir kılavuz ustalığıyla gezdiriyor grubumuzu…

27 sene gardiyanlık yapmış. “Kamusal alanda böyle bıyıkla gezilmez.” Diyenlere “meclistekiler sakalını keserlerse ben de bıyığımı keserim sözleriyle karşı çıkarak bıyığımı korudum” diyor. Buraya düşen yakın zamanın ünlü kabadayılarını sayıyor ad, ad…

Dışarıda hava atanların burada nasıl uysallaştıklarını, haftada bir yarım saatlik hamam sefalarını, hücre ya da zindana atılanların jilet, kravat, kemer ve çarşaf gibi bedenlerine zarar verecek eşyalardan nasıl arındırıldıklarını, havalandırma koşullarını, kısaca hapishane şartlarını ayrıntılarıyla sayıp döküyor.

“İdam mahkûmu, babasını bile öldürmekten çekinmez” diyor. Cezası kesinleşen mahkûm yeni bir suç işlerse yeniden dava açılıyor. Dava sonuçlanana kadar suçlu yaşama şansını elde ediyormuş. Çünkü herhangi bir davası devam eden suçlu, mahkeme bitene kadar asılamıyormuş.

Film çekmeye gelmişlerdi. Ferhan Şensoy ve arkadaşlarını burada soydum, donuna kadar. Son zamanlarda atv de gösterilen “köpek” dizisi burada çekildi. Kızın idam sahnesi şurada gerçekleşti…

Yüksekçe bir yeri işaret ediyor: Sabahattin Ali ünlü şiirini orada besteledi. (Yazdı demek istiyor.)

“Dışarda deli dalgalar, gelir duvarları yalar” diyor.

Şimdi niye yalamıyor? Çünkü belediye denizi doldurup yol yaptı. Böylece deniz kıyısındaki duvar içeride kaldı.

Cezaevi koşullarına dayanamayıp intihar edenler, firara yeltenenler de oluyor. Çarşafları saç örgüsü gibi örüp, jandarmanın uyumasından yararlanıp duvardan aşağı sarkan; yarısında ipin kopmasıyla denize düşenleri mi, kanalizasyon yoluyla denize ulaşmaya çalışanları mı? Hangi birini sayayım!…

Pala’nın açıklamaları eşliğinde gezerken hangimizin kafasında neler geçiyordu kim bilir?

Hükümlülere mi acıyorduk, onların zarar verdikleri insanlara, ya da kurumlara mı?

Aracımıza bindikten sonra “Pala”yla neden resim çektirmediğimize hayıflandık. Muhsin Bey koştu ya koydunsa bul “Pala”yı. Yerinde yeller esiyor. O, evinin yolunu tutmuş bile çoktaan…

Turizme açılmış ünlü bir cezaevi gezisi, böyle başladı böyle devam etti, böyle bitti

 

Aldırma Gönül’ün Hikayesi

Sabahattin Âli, 26 Aralık 1932 – 29 Ekim 1933 yılları arasında önce Konya sonra Sinop Cezaevinde tutuklu olarak kaldı.
Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşan yazar, Sinop Cezaevinde tutuklu olarak kaldığı süre içerisinde Hapishane – 5 isimli şiirini kaleme aldı. Bu şiir daha sonra Edip Akbayram tarafından şarkı olarak seslendirilmiştir. Sabahattin Ali?nin unutulmaz şiirini yazdığı, şimdi müzeye dönüştürülen hücresi turistlerin en ilgisini çeken yer. Şair, kapatıldığı hücrede kalenin surlarına çarpan deli Karadeniz’in dalgaları eşliğinde ve içinde sevdiklerine, memleketine ve en çok da özgürlüğe duyduğu hasretle dünyaya getiriyor şiirinin ilk satırlarını.

Hapishane Şarkısı
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül aldırma

Dışarda azgın dalgalar
Gelir duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül aldırma

Görmek istersen denizi
Yukarıya çevir yüzü
Deniz gibidir gökyüzü
Aldırma gönül aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül aldırma

 

Sebahattin Ali’nin Şiiri Yazdığı Koğuş

Sebahattin Ali'nin Şiiri Yazdığı Koğuş

Cezaevi Hakkında

Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi, bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” tabiri ile de tanınan ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen cezaevidir.

Tarihi eskilere dayanan yapı, şiirlere, şarkılara konu olmuştur. Üç yanı deniz olan ve tarihi kale duvarlarının içerisinde yer alan cezaevine ev sahipliği yapan kale yaklaşık 4000 yıl önce bölgenin hakimi Gaskalılar tarafından yapılmıştır.

Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar kendi dönemlerinde kaleyi korumuş ve güçlendirmişlerdir. Kalenin cezaevi olarak kullanımına ait en eski belgeler ise 1568 yılına dayanmaktadır.

Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu zindandan şöyle bahsetmiştir; “Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”

İç kalenin resmi olarak zindana dönüşmesi ise 1887 yılında olmuştur. O dönem Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa yeni binalarla birlikte bir de hamam eklemiştir. 1939 yılında da çocuk hapishanesi olarak kullanılmak üzere bir bina daha yapılmıştır.

Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi, bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” tabiri ile de tanınan ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen cezaevidir.

15 Nisan / 2 Ekim – Açılış Saati: 09:00

15 Nisan / 2 Ekim – Kapanış Saati: 19:00

3 Ekim / 14 Nisan – Açılış Saati: 08:00

3 Ekim / 14 Nisan – Kapanış Saati: 17:00

Tatil Günü: Her gün açıktır.

Giriş Ücreti: 5 TL